Biyoenerji Nedir?
Biyoenerjinin kelime anlamı doğal olan enerjidir. Bilim insan organizmasının yalnız moleküllerden oluşan, fiziksel bir yapıya sahip olmadığı, tüm kainatta olduğu gibi, bir enerji alanına sahip olduğunu doğrular.Vücut içerisinde devamlı bir titreşim ve düşük voltajlı elektromanyetik akım vardır. Elektromanyetik akım fiziksel bedenle sınırlanmamıştır. Böylece, bir bedenden diğerine akış yapılabilir. Bu elektromanyetik akım bedenin sağ tarafında toplanmıştır. Biyoenerji akışı insanla sınırlı değildir. Tüm maddeye akar. Bitkilerin insanlarınkine zıt bir kutbu vardır. Onlarla aramızda hür bir kanal açılır.
Sağlıklı bir vücutta negatif bir enerji bulunmaz. Vücudun herhangi bir yerinde problem varsa, o bölge negatif enerji üretmeye başlar. Daha doğrusu beyin ile o bölgenin iletişimi kopmuş demektir. Bun nedenle bedenimizin tümünü ayakta tutan beynin düşünce ve yapılandırma bölümü ile aradaki bağı kopartmamak gerekir.
Prana Sanskrit dilinde kelime anlamı yaşam gücü demek olan, iyi sağlık durumunu muhafaza eden ve bedeni canlı tutan görünmez biyoenerji ya da yaşamsal enerjidir.
Japonlar bu esrarengiz enerjiye Kİ, Çinliler CHİ, Yunanlılar PREVMA, Polonyalılar MANA, İbraniler RUAH derler. Yaşam nefesi anlamında pranik şifacılık, çok çeşitli hastalıkların tedavisinde, yaşamsal enerji ya da enerji şifacılığının (ki Prana'nın kullanımıdır) bir çeşididir.
Görünmez Enerji Nedir?
Bilimsel kanıt, biyoenerjinin varlığını ve fiziksel bedenin iyi ve sağlıklı oluşuyla ilgisini anlaşılır şekilde ispatlar. Seçkin Rus bilim adamları tarafından yönetilen bilimsel deneylere dayanarak, Semyon Kirlian fotoğrafladığı insanların, hayvanların ve bitkilerin ultrahassas bir kamera yöntemiyle fiziksel bedenin etrafındaki renkli ışık enerji alanını göstermiştir. Bu tekniğe Kirlian Fotoğrafçılığı adı verilmektedir. Enerji alanı (Aura) görülebilir fiziksel bedene nüfuz ederek, cilt yüzeyinden yaklaşık 8 ya da 10 cm yayılır. Kirlian fotoğrafçılığındaki deneyler, fiziksel olarak hastalık ortaya çıkmadan beden enerjisindeki ilk görünen hastalıklı enerjileri de ortaya çıkarmıştır. Bir kişinin düşünceleri ve hisleri, beden enerjisini önemli ölçüde etkilemektedir.
Nazar
Din kitaplarında, değişik tarzlarda ifade edilen bir negatif enerjidir. Nazarı iki türlü incelemek gerekir:
İlki insanın kendi kendine veya çocuğu gibi çok yakınına hiçbir kötü amaç taşımadan ürettiği negatif enerji şeklidir. Beyinde sürekli kodlanan bir kelime mevcuttur: Maşallah. Bu kelime söylendiği anda nazar değmeyeceğine beyin şartlandırılırsa veya başka bir deyimle kodlanırsa, beyin bu kelime söylendiğinde negatif enerji üretimini yapmamaktadır. Ama o Maşallah kelimesi söylenmediği anda negatif enerji üretmeye başlıyor. Burada şunu belirtmeden geçemeyeceğiz, nazara kesinlikle inanmayan insanlarda bu enerji üretim tarzı harekete geçmeyecektir. Dolayısıyla böyle insanlara nazar değme olasılığı çok zayıf olacaktır.
İkincisi insanın bir başkasına nazar etmesidir. Beyin kıskançlık duygusu ile hareket ettiğinde yine negatif enerji üretimine yol açar. Bazı insanlarda bu türde kıskançlık duygusu çok yüksek olduğundan o insanların nazarı daha çok değer. Daha doğrusu yaydıkları negatif enerji çok yoğun olur. Bir hayli maddi veya manevi zarar verebilirler. İnsan beyni negatif veya pozitif enerjiyi sadece %50 kadar üretir.
Pozitif Enerji
İnsanda mevcut olan olumlu bir enerjidir. Yalnız zaman zaman bu enerjinin de çok olması çeşitli hastalıklara da yol açabilir. Örneğin bu insanların vücutlarındaki yüksek pozitif enerji manyetik kartları, pilleri bozmakta bu şahıslar bu türde cihazlar kullanamamaktadırlar. Bu şekilde yüksek pozitif enerjiye sahip olanlar eğitim alarak şifacı olarak çalışabilirler veya üzerlerinde mevcut bu yüksek pozitif enerjiyi atmak zorundadırlar. Pozitif enerjisi normal düzeyde olan insanlar son derece ılımlı ve kesinlikle hem sağlıkları yerinde, hem de etraflarına neşe saçan insanlardır. Bu insanların, stres problemleri yoktur. Zihinsel olarak ta son derece sağlıklılardır.
Negatif Enerji
Vücutta hastalıklı olan bölgelerin ürettiği olumsuz enerjidir. Bu türde enerji nerede olursa o nokta sürekli olarak negatif enerji üretmektedir. Hatta negatif enerji üretmeye başladıktan 1-2 ay sonra hastalık ortaya çıkabilir. Travma sonucu ortaya çıkan enerji de negatif bir enerjidir. Çok stresli insanlar da sürekli negatif enerji üretirler. Çoğunlukla bu türde insanlar çeşitli ağrı ve psikolojik rahatsızlıklar duyarlar. Negatif enerjinin yok olması insanların ya kendi kendilerine meditasyonla gerçekleşir, ya da tıbbi tedavi ile ortadan kalkar. Negatif enerjinin ortadan kalkması için her türlü şartlarda ilk önce tıbbi tedaviye, eğer çare yok ise alternatif tıbba başvurulmalıdır.
Enerjiyi Hissetmek
Rahat bir yere oturun. Gözlerinizi kapatın ve gevşeyin. Hiçbir şey düşünmeyin. Ellerinizi 15-20 saniye kadar birbirine sürtün. Avuç içleri birbirine bakacak şekilde 10 cm den çok olmamak şartı ile, karşılıklı tutun. Yirmi saniye sonra biraz ellerinizi uzaklaştırın. Hemen ellerinizi yavaş, yavaş yaklaştırmaya çalışın. Ellerinizin arasında çok hafif bir basınç hissedeceksiniz. İşte, en açık bir biçimde sizin enerji sınırınız.
Enerjiyi Görmek
Loş bir odaya gidin. Çok rahat bir şekilde oturmaya çalışın. Ellerinizi hızla 20 saniye kadar birbirine sürtün. Ellerinizi, yine avuç içleri birbirine bakacak şekilde 5-6 cm de tutarak avuç içlerini ileri geri oynatmaya başlayın. Bu ara, ellerinizin arasına odaksız bir şekilde bakın .Enerji sınırını, dumanlı bir şekilde göreceksiniz.
Çakralar
Evrenden gelen enerjinin canlı vücuduna girdiği noktalardır. İnsanda 7 ana çakra mevcuttur:
1- Taç çakra'sı mor renkte olup bıngıldağın olduğu yerde,
2- Üçüncü Göz çakra'sı lacivert renkte iki kaşın ortasında,
3- Boğaz çakra'sı mavi renkte boğazın olduğu yerde,
4- Kalp çakra'sı yeşil renkte,
5- Karın çakra'sı sarı renkte, mideyle omurga arasındaki boşlukta yanlarda,
6- Hara çakra'sı turuncu renkte, göbekte hafif solda,
7- Kök çakra'sı kırmızı renkte, omurilikte kuyruk sokumunda.
Yeni doğan bebekte mavi-grimsi renktedir. Çakra kapanması o bölgeye enerji gelmesinin önlenmesi ve dolayısıyla de bölgede negatif enerji oluşmasına yol açar. Daha sonrada o bölgede fiziksel rahatsızlıklara neden olur. Ölümde ise Parlak ışık taç çakrağından çıkar.
Bu yazı, Kemal Haluk Cebe'nin 1998 yılında yazdığı Umut Biyoenerji isimli kitabından alınmıştır. Türkiye'nin ilk biyoenerji kitabı olma özelliği taşıyan Umut Biyoenerji, Kültür Bakanlığı tarafından tüm milli kütüphanelerimize özel olarak dağıtılmıştır.